TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın Özgürlük Yürüyüşü Devam Ediyor
Tutuklu milletvekili Can Atalay için Türkiye Personel Partisi Genel Başkanı Erkan Baş ve partilileri. Hatay 23’üncü gününde başlayan yürüyüş devam ediyor. Baş, bugünkü yürüyüşe başlamadan önce; “Yürüyüşümüzün son haftasına girdik. Şu ana kadar yürüyüşe destek veren tüm dostlarımızla 28 Ekim’de Ankara’da büyük bir miting yapacağız. 28 Ekim’e hazırlanıyoruz” dedi.
Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Erkan Baş’ın cezaevinde bulunan Hatay Milletvekili Can Atalay için Hatay’dan başlattığı “Özgürlük Yürüyüşü” 23’üncü gününde… Baş, 12’nci gününe denk gelen bugün yürüyüşe başladı. Van Depremi’nin yıl dönümünde Şereflikoçhisar Şekerköy’den. Baş şunları söyledi:
“Yürüyüşümüzün son haftasına girdik. Şu ana kadar yürüyüşe destek veren tüm dostlarımızla 28 Ekim’de Ankara’da büyük bir miting yapacağız. 28 Ekim’e hazırlanıyoruz.
Bugün 23 Ekim. 600’den fazla vatandaşımızın hayatını kaybettiği Van Depremi’nin 12. yıl dönümü. Kaybolan tüm vatandaşlarımızı bir kez daha saygıyla anıyor, ailelerine ve yakınlarına sabır diliyorum. O günleri bir kez daha hatırlayacak olursak: Marmara Depremi ve bu yılki 6 Şubat sarsıntılarında olduğu gibi; Saray yardımlarından önce her zaman deprem bölgelerine ulaşan vatandaşların dayanışmasını, vatandaşların dayanışmasını hatırlayalım. Çünkü kelimenin tam anlamıyla yardımcı oluyorlar. Ama biz; Devletin herkese yardım etmesi gerektiği anlamına gelmiyor; Halkın refahını ve huzurunu önlemesi, sağlaması gereken kurumun kendisi olduğunu yorulmadan anlatmaya devam edeceğiz.
AKP, bu tür olağanüstü durumlarda vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıracak, belki de hayata tutunmalarına yardımcı olacak devletin tüm kurumlarının boşaltılmasını sağladı. Bunu kabul edemeyiz. Bu nedenle kış ortasında deprem bölgelerinde kullanılmak üzere çadırları para karşılığında satan Kızılay’ı sokaklarda protesto ettik. Çadır satanlar hakkında tek bir hukuki işlem bile yapmayan Erdoğan hükümeti, Kızılay yönetimini protesto eden 87 partimiz üyesi ve yöneticisi hakkında dava açtı. Bu, deprem bölgesinde binlerce insanın ölmesinin ötesinde; Sarayın tek bir can kaybından bile ders almadığının, daha doğrusu buna üzülmediğinin açık delilidir.
Marmara’dan Van’a, İzmir’den Hatay’a her yerde devlet yoktu, vatandaş dayanışması vardı. İstiyoruz; Vatandaşlarımızın dayanışmasının yanı sıra devletin deprem bölgelerinde de önlem alması gerekiyor. Durum; Depremde büyük can kaybına yol açan yapılardan ne kâr etmeli, ne de önünü açmalı ki insanlarımız ölmesin. Hatta o yapıların belgelerinin bulunduğu binaları alçakça yıkmaya kalkışmamalı bile.
Çok mu şey istiyoruz? Biz bunları bile istemesek o saraylarda rahat oturup işçileri sömüremezler. İşçilerin saçının bir teline bile dokunmadan önce 10 kere, 100 kere, 1000 kere düşünecekler.
Marmara depreminde, Van’da, 6 Şubat depreminde kaybettiğimiz vatandaşlarımızı ve ülkemizin yaşadığı tüm felaketleri saygıyla anıyorum. Devletin kaynakları kamu yararına kullanılır; Binlerce insanımızın afetlerde ölmeyeceği bir ülkeyi hep birlikte inşa edeceğiz. “Cumhuriyetin ikinci yüzyılına sözümüz olsun.”